Doğduğum Semt
‘’1952 Adapazarı doğumluyum. Semt olarak Sakarya Caddesi... Doğma büyüme buradayız. Herhalde, Allah izin verirse de burada öleceğiz…’’
Futbolla Tanışmam
‘’Futbol oynamaya İmam Hatip Lisesi okul takımında başladım. O takımda libero oynuyordum. Aslında, futbola kaleci olarak başlamıştım, sonra libero, en son da santrafor oynadım. O zamanlar, Sanat Okulu’yla maçımız vardı. Birinci devre bizim santrafor Feridun kaleye geçti. 3 tane gol yedi. 25. Dakika, Sanat Okulu 3–0 önde. Ondan sonra kaleci bana dedi, sen geç kaleye. Ben kaleye geçtim. O da santrafor oynadı. Üç gol attı. Ben de hiç gol yemeyince maç 3–3 bitti. İşte o gün başladı her mevkide oynama serüvenimiz. Zaten ondan sonra Sakaryaspor’da oynarken de deplasmanda libero oynuyordum.’’
İmam Hatip’ten Sapanca’ya
‘’1969 senesinde İmam Hatip’ten Sapancaspor’a gittim. Ondan sonra Şekerspor’da oynadım. Daha sonra Bilecikspor… 1974 senesinde Kağıtspor’da oynarken Türkiye Amatör Küme Şampiyonası’nda gol kralı oldum. Bursaspor beni transfer etti. 1975 senesinde Bursaspor’la 1. Ligde oynadım. Rasim Kara’larla birlikte kuvvetli dönemleriydi Bursa’nın. Orada da santrafor oynuyordum.’’
1976 Yılı: Sakaryaspor’a Gelişim
‘’Bursaspor’daki dönemimin ertesi yılı, yaşım 24 iken Sakaryaspor’a geldim. Onca takımda oynadıktan sonra kendi şehrimin takımına gelmiştim nihayet.’’
Sakaryaspor’daki İlk Golüm ve Unutamadığım Olaylı İlk Maç
‘’İlk golümü attığım maç tarihe geçen maçlardan. Bursaspor’dan geldikten sonra takımdaki ilk maçım. Bu maçın benim için üzücü bir yanı da var. Sahaya çıktık arkadaşlarla, tribünde 15–20 kişilik bir grup bana ‘’ana-avrat’’ küfür etmeye başladı. Ben de Sakarya seyircisi bu Beykozlular’a nasıl izin veriyor diye şaşırdım. Hâlbuki küfür eden grup Sakaryalı imiş, anlayınca şok oldum. Tabii ben bu olaydan sonra hırslandım. Allah nasip etmedi ilk yarı gol yapamadım.İkinci yarı sahaya çıktık: gene küfür…57. Dakikada Zafer sağ taraftan orta yaptı, nereye vurayım diye düşünerek topa vurdum ve gol oldu. Golün de verdiği hırsla bana küfreden gruba doğru koştum, ‘’nasıl geçirdim ama’’ anlamında el hareketi yaptım ve orası birden karıştı. Hakem tabii görmedi. Allah’tan görmedi, yoksa kırmızı kartı yemiştim.
Maç bittikten sonra herkes soyunma odasına giderken, ben tren yolu tarafına koştum, tellerden atladım. Tren istasyonun orada, bir de ne göreyim: bizim tabakhaneli çocuklar, o 15 kişilik grubu yere sermişler. Sonra onların da Aziziye Camii semtinden olduğunu anladık. Bizim semtten imiş onlar da. Sanırım çekememezlik olduğu için böyle davrandılar bana. Bir nevi semt kavgası yani…’’
Talihsiz Kaza ve Karşılaştığım İlgisizlik
‘’Bu maçtan iki gün sonra idmana gideceğiz. Ablama uğradım yeğeni sevmeye. Orada, talihsizlik bu ya, bir araba gelip bana çarptı. Duvar ile araba arasında sıkıştım –bu esnada ayağındaki feci şişkinliği gösteriyor-. Ben bu ayakla iki sene Sakaryaspor’da oynadım. Bu ayakla iki sene kümede bıraktım takımı. İki ay Amerikan Hastanesi’nde yatmıştım. Hastane masrafları on bin lira tutmuştu, her şeyi kendim karşıladım. İki ay hastanede yattım, kulüpten ne gelen var ne giden. Yüzüme bile bakmadılar. İki ay sonra taburcu oldum; dedim ki, ben bu ayağımla çıkıp top oynayacağım sırf kendi takımım, şehrim için. Bu fedakârlıkla takıma geldim ama ‘’Kel Muammer’’ bana forma vermedi. Şunu söylemek istiyorum esasen: ‘’Sakarya’da Adapazarlı isen yandın!’’
Teknik Direktöre Karşı Gelerek Oyuna Girdim
‘’1977 Sezonu, kümede kalma maçımız. Altınordu ile oynuyoruz. Beni geldiler evden aldılar. O zamanlar Hoca Muammer Adatepe. On altı kişilik kadroda –o zamanlar kadro sınırlaması on altı kişi idi- varım ama ilk on birde yokum. Bu maçı alamasak küme düşeceğiz. İkinci yarı başladı ve maç 0–0. Böyle giderse dakikalar sonra küme düşeceğiz. Eşorfmanları çıkarttım hocaya gittim, çıkar birini ben giriyorum dedim. Hoca olmaz dedi. Ben ısrar ediyorum.
Taraftar da bana tezahürat yapmaya başlayınca, bendeki hırsın da etkisiyle Muammer Hoca beni oyuna soktu. Maça girer girmez, topla ilk buluşmamda golü yaptım. Maçın sonuna doğru bir gol daha attım ve bu galibiyetle kümede kalmayı başardık. Seyirci bu maçtan sonra bana daha çok ilgi göstermeye başladı. Tatanga ismi o zamanlar yoktu ama Tatanga ruhu daha o günlerde baş gösteriyordu şehir stadyumunda.
Röveşatayla Lige Tutunan Takım: Sakaryaspor
‘’Takım o zamanlar kötü tabii. Her sene küme düşme potasındayız. Ligin son maçında Elazığspor’la oynuyoruz. Sene 1977. Maç 70’li dakikalara kadar golsüz gidiyor. Herkeste stres var kuşkusuz. Golü bekliyor herkes. 71. Dakikada Röveşatayla çok şık bir gol attım ve galip gelerek ligde kalmayı başardık.
Hicri Uzunözmen Tekrar Sahnede
‘’Bu maçı da unutamıyorum. Yıl 1978, küme düşmemek için Beykozspor ile oynuyoruz. Bu maçtan sonra Göztepe ile oynayacağız. Göztepe o zamanlar çok iddialı; şampiyonluk için Rize ile çekişiyor. Göztepe’yi o yüzden yenme ihtimalimiz çok düşük. Beykoz maçını aldık aldık, yoksa lige veda edeceğiz. Uzun süre 0-0 gitti maç. Ancak 50. dakikada bir gol attım ve rahat bir nefes aldık. Küme düşmekten gene kıl payı kurtulmuştuk. Ondan sonraki maçta da Adapazarı’nda Göztepe’ye 1–0 mağlup olduk ve Göztepe o yıl şampiyon oldu.’’
Takım Arkadaşlarımın Da Payı Çok Büyük
‘’O zamanlarda takımımızda çok güzel bir hava vardı. Amatör bir ruh vardı takım içinde. Tam manasıyle kardeşlik vardı demek mümkün. O zamanlardaki kadromuzu unutamıyorum: Kaleciler Sabri ve Rasim, Erol, Suha Ağabey, Süleyman, son zamanlarda Nejat giriyordu, Rahmetli Aykut Yiğit oynamaya başlamıştı, Yetiş, Recai, Ercan, Semih Özarutan…’’
Yetiş’le Oynamaktan Keyif Alırdım
‘’Takımda oynamaktan en çok keyif aldığım Yetiş’ti. Ben sür’atli bir futbolcu olduğum için araya iyi toplar atardı. Onunla çok iyi anlaşırdık. Ayrıca Ercan’la da iyi anlaşırdık. Benim önüme top atan veyahut havadan orta yapan futbolcularla hep iyi anlaşmışımdır zaten.’’
(2. BÖLÜM İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ!)
Röportaj: Kadir Korkut
Katkılarından dolayı Bahattin Küçük'e teşekkür ederiz. Röportaj hakkındaki diğer yazılar
|